MİT'te üç Mason patronluk yaptı
MASONLARIN BEDİÜZZAMAN'A BASKISI 1
BAŞÖRTÜSÜ KRİZİNDE DÜĞMEYE MASON LOCALARI BASMIŞ
Masonluğun gerçek yüzü
DEMİREL'İN MASONLUK BELGESİ
İntihar Eden" Aselsancılar F16'ları Çözmüş
PETROL VE MASONLUK
Abdülhamid ve masonlar
İşte masonlar 1
MASONLUĞUN SAKLANAN YÜZÜ
Mason Üstad-ı Azamından İtiraf 1
Siyonizm
Satanizm
Ataizm
Kötülüklerin panzehiri İslam
Simurg Kitabevi tarafından geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen ‘Bir Masonun Evrak-ı Metrukesi’ müzayedesinden son anda çıkarılan, Türkiye’nin en ünlü masonlarından Aydın Bilge’nin terekesi, masonlarla ilgili sır perdesini aralıyor.
Masonlar ve masonluk tarihi açısından çok önemli evraklar, masonların sır olarak tuttukları ‘üstad’ ve yeni katılanlar için yemin metinleri, üye fotoğrafları, aile bilgileri, adres ve telefon numaralarının bulunduğu kayıt defterleri, şükran belgesi, sertifika, katılma şartları, mason adayların doldurduğu formlar, sosyal faaliyetler ve rotary kulüpleriyle ilgili bilgiler ile bültenlerden oluşuyor. Sevgi Locası’na ait belgelerin büyük çoğunluğunun loca dışına çıkarılması yasak. Zaman’ın ulaştığı belgeler ışığında masonların örgütlenmesini, yemin yöntemlerini, gizlilik ve disiplin anlayışlarını, tüzüklerini ve masonluğu yaymak için izledikleri yolu bir dönem Sevgi Locası’nın genel sekreterliğini yapan Aydın Bilge’nin kendi el yazısından öğrenmek mümkün.
Kayıt Defterleri’nde Türkiye’den pek çok ünlü ismin adı ve fotoğrafı yer alıyor. Bunlardan bazıları şöyle: Üstad Cemil Sena, Nafiz Enen, Hürriyet Gazetesi’nin eski sahibi Erol Simavi, Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde başdanışmanı olan Prof. Dr. Bozkurt Güvenç, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti eski Başkanı Nail Güreli, 27 Mayıs 1960’tan sonra oluşturulan devrim hükümetinde sanayi bakanlığı yapan, Türk Eğitim Vakfı kurucularından Şahap Kocatopçu, M. Ali Berkman, yazar Oğuz Atay’ın hocası Mustafa İnan, Bütün Türkiye dergisinin yazarı ve Türkçe Kur’an-ı Kerim’i hazırlayan Osman Nebioğlu, Vakko’nun sahibi Vitali Hakko, Topkapı Sarayı Müzesi eski Müdürü Hayrullah Örs, ünlü Roma hukuku Profesörü Ziya Umur, yazar İskender Ohri, emekli Amiral Burhanettin Erinkul, Şanar Yurdatapan’ın kuzeni Can Arpaç, Star TV’nin ilk genel müdürü Yekta Okur.
Kapağında ‘Her Rotaryen Bir Büyükelçidir’ yazan Topkapı Rotary Kulübü’nün 1991-92 yönetim kurulu çalışma raporunda ise ilginç detaylar var. Yeni mason adaylarının basın, spor, sanat ve sinema kesiminden seçilmesi, yaş ortalamasının aşağıya çekilmesi gibi kararlar bulunuyor. Masonlar arasında tanışıklık ve dostluğun gelişmesi için ‘ocakbaşı’ toplantılarının yapılması gerektiğini, bunun için de masonların 6’şar kişilik gruplara ayrıldığı, bu kararın da “ev sahibinin misafir davet etmesine imkan yaratmak için” alındığı belirtiliyor. Altı kişilik listelerde üst dereceli masonun ismi, altında ise diğer masonların ismi ve telefon numaraları yer alıyor. Yine çalışma raporunda çevre kirliliği, kimsesiz çocuklara sahip çıkılması, huzurevlerindeki Rotary Ann’lerin ziyaret edilmesi gibi sosyal sorumluluklar üyelere hatırlatılıyor.
‘Bir Masonun Evrak-ı Metrukesi’nden çıkan ilginç belgelerden biri de yeni mason adayları için doldurulan ‘Tahkik Levhası’. ‘Tahkik Levhası’ndaki yaklaşık 20 sorunun bazıları şunlar: “Din, felsefe ve toplum meseleleriyle ilgileniyor mu? Mason olmayı neden istiyor? Devam ve aidat gibi hükümleri yerine getirmeyi taahhüt ediyor mu? İçtimai hayattaki mevkii ne? Hürmet görüyor mu? Sabıkalı mı? Masonluktan şahsı, cemiyet namına ne bekliyor? Masonluğa uyabilecek kabiliyeti var mı?”
Üzerime gelirlerse tıpkıbasım yayınlarım
Simurg Kitabevi’nin sahibi İbrahim Yılmaz, ‘Bir Masonun Evrak-ı Metrukesi’nden sonra çıkarılan gürültüden memnun gözüküyor. Bir mason locasına ait belgeleri 1994’te bir hurdacıdan alan Yılmaz, Aydın Bilge’nin özel yazışmaları ve fotoğraflarının da bulunduğu bazı evrakları ayırdıktan sonra bu belgeleri satışa çıkardı. Ancak müzayedenin yapılacağı gün Ertuğrul Özkök’ün yazısı işi karıştırdı. Bilge’nin ailesi avukatlarıyla beraber Yılmaz’ın yanına geldi. Bundan sonrasını Yılmaz şöyle anlatıyor: “Bilge’nin eşi, ‘Vicdanınız varsa bunları satmayın.’ diyerek yalvardı. Evrakları listeden çektim. Ama sonradan ‘Yılmaz korktu’ şeklinde dedikodular kulağıma geldi. Eğer biraz daha üzerime gelirlerse tüm evrakı tıpkıbasım yapıp yayınlayacağım.”
Mason oldukları bilinmiyor ama çok önemli mevkideler
Aydın Bilge ailesinin İstanbul Lion Otel'de düzenlenen müzayede öncesi “dava açarız” uyarısı üzerine İbrahim Yılmaz elindeki mason evraklarını satıştan çekti. Aydın Bilge'den kalan defter ve matbu eserlerde masonluğu deşifre olmuş isimlerle birlikte bugüne kadar adı masonlukla yan yana gelmemiş birçok isim yer alıyor. 1970'li yıllara ait kayıtlarda mason locası üyesi olarak belirtilen isimlerin çoğu ölmüş; ancak aralarında yaşayanlar mevcut. Kırmızı kaplı defterde tanınmış isimler olarak trafik kazasında hayatını kaybeden dergici Ercan Arıklı, Erol Simavi, Nail Güreli, Selçuk Erez, Yaşar Ülkümen’in yanı sıra; Alpaslan Koyunlu, Hüsamettin Arkan, Saim Sayar, Behiç Başak, Ersin Kocaoğlu, Rauf Ozan, Nejat Çetingöz, Yaşar Malta gibi kamuoyunda tanınmayan birkaç yüz isim yer alıyor.
Kültür (Locası) başlıklı sayfadaki isimlerden bazıları da şöyle: Sebahattin Dağlıkılıç, Atilla Büyük Tuncay, Mehmet Oksal, Ulvi Çetinkaya. Erenler Locası başlığı altındaki isimler ise şunlar: İskender İrde, Ahmet İnal, Ahmet Akkan, Erdoğan Onart, Sami Bay, Muhittin Darga, Sakıp Gökçay, Mutlu Eryar, Bahadır Menge, Ethem Okçuoğlu, Selahattin Güven, Erdoğan Faysal. İsim olarak çok ünlü olmasalar bile listelerde yer alan kişilerin toplumda önemli mevkilere sahip oldukları ilk bakışta anlaşılıyor. Bazıları hakkında ise hiçbir bilgi bulunmuyor. Bazıları da Türkiye'nin ünlü aileleriyle aynı soyadı taşıyor.
Gizli kalan yemin
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın 'Üstad Mason Yemini' şöyle: "Ben, ... Yücelerin Yücesi'nin huzurunda ve burada toplanmış üstad hür masonlar önünde yemin ederim ki; bana verilecek üstadlık sırlarını, çıraklara, kalfalara ve mason olmayanlara açıklamayacağım. Görev ve prensip ilkesine bağlı kalarak, işaretlere ve çağrılara karşılık vereceğim. İşte ve sözde beş doktrin ilkesine bağlı kalacağım. Bir üstad masonun şeref ve namusunu, kendi şeref ve namusum gibi benimseyerek koruyacağım. Bu yeminimi yerine getirmede Yücelerin Yücesi yardımcım olsun."
Kapalı kapılar ardındaki ünlü masonlar
Açık adı 'Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği' olan 'Masonlar', Kartal'daki o korkunç bombalama olayıyla bir kez daha gündeme geldi. Radikal İslamcıların hedefi olmuşlardı ve terör saldırısı sonucu bir kişi yaşamını yitirdi. Peki, bir diğer adı da 'Biraderler' olan 'Masonlar' kimdi? Yıllar yılı herkes onları merak etmiş, kimileri kuşku ile bakmış, kimileri de gıpta ile. Buna karşın masonlar da ortaya çıkmayarak hep kapalı kapılar ardında kalmayı tercih etmişti. Ta ki, 26 Nisan 1999 yılında, masonların Büyük Üstadı Şair Talat Akev, Türk masonluğunun 90'ıncı yılı dolayısıyla İstanbul Beyoğlu'ndaki dernek binalarını basına açıp, sohbet toplantısı yapana kadar.
O gün, 8 büyük şehirde 160 loca, 12 bin üyeleri olduğunu açıkladılar. Yıllardır dinsiz denilen masonların, dinsiz olmadıklarını, masonluğun Tanrı inancını şart koştuğunu söylediler. Bir kişinin masonluğa kabul edilirken Loca'da Tevrat, İncil ve Kuran üzerine yemin ettiğini anlattılar. Kısacası sohbet toplantısı Türk masonları için bir dönüm noktası oldu ve basında büyük yankı uyandırdı.
Sohbet toplantısında, merak edilen ünlü Türk masonların isimlerinden örnekler de verilmişti. Zaten Zeki Alasya, "Dünya değişiyor. Masonluk dünyanın her yerinde serbest ve gözler önünde. Türkiye'deki açılımı da olumlu karşılıyorum" diyerek mason olduğunu açıklamıştı. Açıklanan liste de kimler yoktu ki? Sinemanın unutulmaz 'Kral'ı Ayhan Işık, Türk İslam sentezi peşinde koşan Şeyhülislam Musa Kazım Efendi ile Hayri Efendi, din adamlarından İmam Haşim Veli ile İmam Mustafa Hafız Şükrün, padişah 5. Murat ile kardeşleri.
Ayrıca Talat Paşa, Cavit Bey, Doktor Nâzım, Bahattin Manastırlı gibi İttihatçılar, Selanik'te 'Macedonia Risorta' locasının üyesi idiler. Atatürk'ün Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Büyük Millet Meclisi Reisi Kazım Özalp ile İsmet İnönü'nün özel doktoru Mim Kemal Öke, eski başbakanlardan Hasan Saka ile Suat Hayri Ürgüplü de masondu. En önemlisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir şiiri uğruna hapishaneye girdiği Ziya Gökalp de, tıpkı ünlü yazarlarımız Mehmet Emin Yurdakul, Reşat Nuri Güntekin ve Enver Ziya Karal gibi masondu.
Kısacası dünden bugüne deşifre etmeye çalıştığımız masonlar tam kendilerini anlatmaya başlamışken, o hain eller bombalı saldırıda bulundu. Şimdi, kendilerini tekrar duvarların ardına saklarlarsa şaşırmamak lazım.
"Ulan bulsam senin kızı mı bulurum?"
Ankara Mimar Kemal İlkokulu, geçenlerde ünlü mezunlarını bir araya getirdi. Bülent Ecevit'ten Altan Öymen'e, Ali Coşkun'dan Ali Bozer'e kadar pek çok tanınmış kişinin yetiştiği okulda, ünlüler birer birer kürsüye çıkıp okulla ilgili bazı anılarını anlattılar. Aralarında en ilginç olanı, krem reklamındaki çıplak kadın fotoğrafına kafayı takan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un anısıydı.
"Ben köyden gelmiş, iri yapılı bir çocuktum. Bizim sınıfta İris ve Ayla adlarında iki kız arkadaşımız vardı ve Ayşe Abla korosunda mandolin çalıyorlardı. O zamanlar Ankara bu kadar yoğunluklu değildi. Kızların koroya gidip gelmesi kolay olmuyordu. Biraz iri yapılı olmam nedeniyle de müzik öğretmenimiz Muazzez Hanım beni onlara koruma gibi görevlendirdi. Hem birlikte gidiyor, hem de zaman zaman mandolinlerini taşımada yardımcı oluyordum.
İlhan Oba diye ortak bir arkadaşımız vardı... Sonra subay oldu. Bir gün bana geldi, 'İris'i seviyorum. Ali, biz seninle arkadaşız, bana izin ver, yardımcı ol' dedi. Bir arkadaşı da aynı izni Ayla için istedi.
'Arkadaş, İris neyse de ben Ayla'ya dokundurtmam' deyince, bizim niyet de ortaya çıktı. Tabii Ayla bunu hiç bilmedi.
Neyse aradan 35 yıl geçti, İlhan Oba ile karşılaştık. O sıralar ben TOBB Başkanı'yım. Bana, 'Yahu sen bütün işadamlarını tanırsın. Bizim İris'in babası da işadamıydı. Belki onları bulursun' dedi. Ben de ona, 'Ulan bulsam senin kızı mı bulurum, kendi kızımı bulurum be' dedim."
Ali Coşkun ile arkadaşı İlhan Oba, ne İris'i, ne de Ayla'yı bir daha bulamamış. Bunun üzerine aklıma şu fikir geldi. Acaba, Bakan Coşkun, Ayla'yı bulsaydı o krem reklamına bu kadar kafayı takar mıydı?
Ahlar ve vahlar arasında Guergana
Ankara'nın önde gelen kadın giyim firmalarından Tüzün'ün katalog çekimlerindeyim. Objektiflerin karşısında tüm sıcaklığı, güzelliği ve egzotikliği ile o İtalyan genç manken var. Tavırları oldukça rahat ve sade. Adını sonradan öğreniyorum, Guergana imiş ve Armani'nin kadrolu elemanıymış. 24 yaşında ve bugüne kadar yaptığı işler sayesinde top model olmaya aday. İşini oldukça ciddiye alıyor ve sette işler çabuk yürüsün diye spotların altında bile kıyafet değiştiriyor. Hal böyle olunca da bize nefis bir göz ziyafeti düşüyor.
O gün İtalyan Guergana sayesinde, Ankara'nın, büyük gri binalardan, o binaların arasında gidip gelen asık suratlı, koyu renk elbiseli ve deri çantalı resmi hanımlardan oluşmadığını anlıyorum. Hele hele Ankara Giyim Sanayicileri Derneği'nin 'Moda Günleri' defileleriyle bu fikrim daha da perçinleniyor. Ah, bir de defilelerde o malum protokol ön sıraları işgal etmese.
http://www.harunyahya.net/V2/Lang/tr/Pg/WorkDetail/Number/1451
"ATATÜRK'Ü MASONLAR ÖLDÜRDÜ"
Masonların sitesi
Birinci Siyonizm Kongresi
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Birinci Siyonizm Kongresi’nin toplandığı Basel’deki bina
I. Siyonist Kongre, 29 Ağustos 1897 yılında Basel'de Theodor Herzl liderliğinde toplanan kongre.
Kongreye tüm dünyadan yaklaşık 200 delege katılmıştır.
Avusturyalı bir gazeteci olan Yahudi Theodor Herzl, 1896'da yazdığı Judenstaat (Yahudi Devleti) isimli bir kitapta Siyonizm'in kuruluşunu anlatmış, 1897'de I. Siyonist Kongre ile Dünya Siyonist Teşkilâtı kurulmuştur. Kongre ile 1897'ye kadar Yahudilerin, Filistin'de toplanması ve Yahudi devleti kurulması bir fikir iken, 1897'de hedef haline getirilmiştir.
Kurulan Dünya Siyonist Örgütünün başkanlığı'na Theodor Herzl getirildi. Kongrede hazırlanan Siyonist programı hayata geçirmek için gereken altyapının oluşturulması için finans desteğini sağlamak amacıyla bir fon kurulması kararlaştırıldı. Bu fon Filistin'de toprak satın alınması ve bu topraklarda bir devletin altyapısının oluşturulmasına harcanması kararlaştırıldı.
14 Mayıs 1948'de İsrail Devleti'nin Kuruluş Deklarasyonu, Theodor Herzl'in 1897'de I. Siyonist Kongrede
Ben Basel'de İsrail Devletini kurdum. En geç 50 yıl içinde bu gerçek olacak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder